üç sene önce bu saatlerde öldü babaannem... dışarıda hüznüme eş değerde yağmur var... ne olur yağ; bütün gece yağ ne olur. hiç durmadan bütün gece tüm gücünle yağ yalvarırım... bu gece, en azından bir gece benimle ağla... tüm göz yaşı damlalarıma düş teker teker, oradan da içime... ama durma yalvarırım yağmur! durma tüm gücünle yağ, yıkarcasına hatta yakarcasına yağ ki bu gece yalnız ağlamayayım...
bina duvarlarının
gözyaşları
akıyor
her bir
13 ekim
akşamında...
ben bugün bu aptal zorunluluklar nedeniyle istanbul'a tıkılıp kalmamalıydım, bodrum'da denize nazır bir mezarın başında yağmalıydım. ama buradayım işte. o yüzden benimle yağ yağmur sana yalvarırım... bu gece yalnız bırakma beni...
o kadar yağalım ki uyumaya halimiz kalmasın, bayılalım kalalım gecenin ıssız bir köşesinde; ve o kadar karanlık ol ki, en azından bir süre kimse bulamasın bizi...
yağmur, ne olur kapkaranlık yağ, sinelim gecenin br köşesine beraber yağalım... sen sırılsıklam et beni, ben de yine beni. kimsenin bulamayacağı bir köşesine gidelim gecenin...
kendimizden geçene kadar,
halsizlikten bayılana kadar,
isyan ede ede;
haykırarak
yağalım beraber
sabaha kadar...
günün ilk ışıkları saldırırken kaçıp gidelim beraber... bir sonraki 13 ekim gecesine kadar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder