29.05.2010

iki duman arası

gök gürültüsünden
korktuğum gibi
korktum ben senden.

Bir çocuk gibi merakla...

bakmaya korksam da
parlaklığın çekti beni,
gürül gürül.

Buruşmuş sigara paketlerinin
arasındaki dumandan
gizlice seyrettim
seni.

bir damla yağsan
sana karışacaktım,
bir nefeste...

Kalemin ucundaki
mürekkepten
sana akacaktım...

aklımda yağmur taneleri
elimde
somut
sensizlik,
dışarıda sen.

yarım yamalak
bir duadan
fırlar gibi
kalbim

Kopuk mısralarda...

28.05.2010

kara kuru bir aşk

kara kuru bir aşk
dengesini kim kuracak?
belki bir anda değil
bin yıl da kalacak..
uzun değil, kısa değil
benle değil, bensiz değil...
kızılımsı,
belki de mavi..
delirdim mi dersin
ya da akıllıca..

bir gün kavuşmak
aklına gelmeyince,
hissetmeyince
ve belki de gerçekten delirince
ansızın bitince
veyahut bitemeyince..
artık boynum kıldan ince..
getirince büyük düşleri yerine
çıldırmalı yeterince...

bir gün değil
bir an gelince
sessizce ve sensizce
yürümek bu yolda
ansızın ve kederlenmişçe
her şeyden öte ve her şeyden ziyade
bensice
dayanamayınca
umarsızca ve hiç kimse yokmuşçasına
işte o zaman
ağla...

dip not: kafamın çok iyi olduğu bir anda, hatırlayamadığım bir şekilde bir yerlere yazmışım...

17.05.2010

bir double epic fail hikayesi - fenevbağçe

şampiyonluğa giden yol
bağdat caddesinden geçer derler
bilirsin.

işte geç bağdat caddesinden,
kadıköy'den çık e-5'e
bas gaza bursa'dasın
birkaç saate.

bursa'ya geldiğinde,
duyarsın çığlıkları,
bu şehir bu gece uyumaz
yarın izle televizyondan
saraçoğlu'nda timsah yürüyüşü yapan salakları.
bu gece bu eğlenceyi
kaçırmak olmaz.

şampiyon taklidi yapan 55 bin kişi
duydu haberi kırdı kapadı girişi
stadı yakıp daum'u istediler
oydu hedeflerindeki tek kişi.

ligi germek onun işi,
yıldırım gibi aziz kişi
hakemler ondan korkar
ama futbolda tutturamadı dikişi

trabzon çekti fişi
bursa bitirdi işi
fenerbahçe kırdı kirişi
şimdi yürek yırtılır.

süresi

duvarlarla beklemek süresi bu
hiç geçmeyen saniyeleri saatte.

telefonlara kaçamak bakışlar atarak
delirmek süresi...

dibi bir türlü bitmek bilmeyen bardaklarda
boğulmak süresi belki de.

belki de hiç bilmediğin yerde
zamanda kaybolmak.

ifadesiz yazıların meymenetsiz suratlarına
tükürme isteği içimizdeki,
o tükürme de ağzımızdaki
zift gibi dumandan geçebilirse eğer.

ruhumun bir parçası kopuk,
kelimeler kopuk,
sözler...
sözler ellerimde kayıp.

anlaşılamamak süresi bu
kendini anlatmaktan yorulduğun,
tükendiğin.

lanet okuyan dudaklarına
lanet okuduğun
bitmek süresi.

saatin durma süresi...
beyinde geçen zaman silsilesi,
gerçekliğe uymama karinesi.

hayal kuruyor insan,
kırıldıkça kuruyor,
kurdukça da işte
duvarlarla beklemek süresi bu
hiç geçmeyen saniyeleri saatte.






11.05.2010

bir dişi, bir deli

saçları kan kızılı,
ve
huysuz bir dişi.
sen bilmezsin bu işi.
bir anda çarpar seni
her nefeste hissedersin
ölüşünü, dirilişini...

gözleri zift karası,
ve
aşık sanki..
cehenneme bakar gibi,
kendi içinden öfkesi...

soluk soluğa bir deli
ve
unutmuş geçmişi geleceği
sırt üstü yatmış taşlara
gözler değil sadece,
kafa da erişmiş yıldızlara..

mürekkep gök mavisi
ve
ha bitecek, ha bitti..
bir cümle daha mı gerekli?
yok yok
birkaç nokta yeterli...

7.05.2010

bir bardak jack eşliğinde uyumakla sıçmamak arasındaki ince çizgideyim


bir bardak jack eşliğinde uyumakla sıçmamak arasındaki ince çizgideyim.

Evet merhabalar...

Sonunda delirdim...

Yüz scotch birleşse bir Jack etmezler düsturundan yola çıkmazsam içmem.

Her son ana kalan sınav/ödev çalışması sonrasında bir daha böyle yapmayacağım diyerek plan yapıp hiç uygulayamamayı sevdim ben. Beni böyle sevdim.

Viskiye soda katan zihniyet... Yapmayın lan mundar oldu!

Çok viski dedim lan ama zengin göstersin diye değil Kuran çarpsın. Ya da siktiret göstersin nolacak.

Avrupa Birliği ben küfredeyim diye var olabilir. Bir boka yaradıkları da yok zaten.

Enter tuşuna biraz daha abanırsam Yılmaz Özdil beni face'ten arkadaş olarak ekleyecekmiş.

Kızlar gelin bir anlaşma yapalım. Hiçbiriniz bir daha asla UGG öğğğghk giymeyin dünya da daha güzel olsun. Bence adil bir alışveriş.

Çorum. kısa ve net.

Avrupa ne s.kime Birlik olmuş ki lan. Kendilerine ne hayırları var ki birlik oluyorlar. önce dirlik olmayı öğrensinler.

şaka maka anayasa paketi oyladılar lan adamlar. bu arada komedi dükkanı gibi millet meclisimiz var. trt3 aç gülmek garanti.

ay bıraş may tiith wid a badıl of cek...

Hürriyet gazetesi beni de gör ben de enter tuşuna abanarak yazıyorum. hadi lan...

o değil de finaller geliyor. 14 ders. şimdiden oturmak zor.

konsantrasyon dağılımı, finalleri yaklaşan öğrenci güruhunun kraonik rahatsızlığıdır. yazın gelmesi ile havaların ısınmasıi herkesin dışarıda gezmesi, sıcağın yarattığı harareti hiçbir şeyin almaması gibi nedenlerle ortaya çıkar. tıp dilinde adı "boku yedikus" olarak geçer. yan etkileri ortalamanın düşmesi, eksik kredi almak, yaz okuluna kalmak vb. olabilir.

staj arıyorum. zeki, bilgili, hazırcevap, alicenap ve yakışıklıyım. ilgilenen firma sahiplerine duyuruyorum. ya firma iyi maaş düşük ya da maaş dolgun firma az tanınır olsun. minimum kriterlerim bu. hürriyet gazetesi?? aydın'cığım duy beni.

zekiyim, bunun farkındayım, işte bu beni korkutuyor.

güzel saçmalarım.

bildiğin kafama sıçayım. çok net!

fatura ödemek olmasa bütçe yönetmek ne kolay olurdu.

para full telekomünikasyona gidiyor. interneti ayrı cebi ayrı evi ayrı.

saat 4'ü geçmişse eğer, her şeyi bırakıp yatmalıymış meğer.

fakülte bitmek bilmiyor. cidden bak. iki tane diye midir nedir.

sıçtım mavisi kahverengi olmalı. böyle de iddia ederim. netim. kesinim.

tek ayak üzerinde 40 yalan söylerim. ne 39 olur ne 41.

dünyanın en gerilimli anı "x ileti yazıyor" görüntüsünü görüp de o iletinin gelmemesidir. sonsuza kadar falan sürer.

yarın bir yatıcam var ya 5 kere falan uyuycam o kadar.

imla hatalarımı düzelteni sevsem mi sevmesem mi şu an net bir karar veremedim. net değilim şu an.

net olmadığım az zaman var.

bir ihtimal daha var, o da susmak mı derim?

alayına isyan, ölümüne camel soft... mecazi anlamda tabi.

Çorum City; beauty of the motherland.

in dis nout, cast mi!!

sevmek

sevmek, ama böyle sevmek
hastalıktır kimi zaman..
kimi zaman dayanılmaz bir his
kimi zaman nereden geldiği belli olmayan heyula...
öyle bir sevmek ki,
dertlerinin dibini görmeyi göze almak
bütün doğrularını
inandığın değerlerin
tek bir saniye düşünmeden yakmak....
sevmek, hem de böyle büyük sevmek..
yeri geldiğinde tutarsızca
yeri geldiğine umursamazca
ama sapına kadar, en delikanlıca
karanlığa mahkum olacağını bilerek sevmek,
çıldırasıya sevmek..
işte neyse o şey,
hastalıktır kimi zaman...

fırat başkana selam olsun..