30.05.2012

tel


Tüyleri tel tel savrulmuş
Esen rüzgar ciğerine vurmuş
Bok bulsa yiyecek kadar aç
Ve her şeye rağmen
Göz göze geldiğinde
Yeni doğmuş bir orospuçocuğu kadar masum bakan kedinin bakışlarındaydı umut,
Biraz şarap koktu, biraz da kimyasal karışmış deniz.
Hani kendi halinde herkes uysal, herkes temiz,
Dibe vurana kadar işte.
Dipte herkes aynı, herkes pis.

Kızıl bir kadının tutkulu aşkı vardı bir zamanlar bir yerlerde,
Doğarken yüreğiyle yanmıştı saçları
Attila İlhan ustanın dediği gibi
Jilet yemişti dudakları..

Sarışın bir kadın vardı,
Hızlıca tüketmişti tüm ihtirasları
Ve yüzündeki makyaj gibi
Sahteydi tüm duyguları.
Ojeleri parlak ve kırmızı
Parfümü yoğun
Ve bacakları düzgün.

Esmerdi biri, en iyisiydi
Sarışının tersine, ateşi gerçekti.
Aşkla yaktı saçmalayan bünyeyi,
Ve sevişmeleriyle değil, sevişleriyle kazındı.

Cehennem bir kadının nefreti değil ise eğer
Başka ne olabilirdi ki?

21.05.2012

hoşgeldin ruhum

Vıcık vıcık yağda kızarmış
Delik deşik olmuş patates kıvamındaydı öfkelerim.
Ve ölü diyarlarından seslerle
Ölmemiş olduğum her saniyeyle
Mükemmel gidiyordu bira şişe şişe.
Hoşgeldin biracı ruhum.

Romantik akşamlarımın
Bir o kadar romantik olmayan yalnızlıklarıyla
Sabaha karşı iyi içiliyordu.
Kırmızı gözlerimin içinden değil,
Berduş sokaklarda üşümemek için
Kaybedecek tek şeyi şarapları olan sokak adamlarının yanan özlemlerinden geliyordu.
Ve küflenmiş peynir değil, gökyüzündeki yıldızlar meze oluyordu elimdeki şişeye.
Hoşgeldin şarapçı ruhum.

Müzik, kumkapı meyhanelerinden değil,
Aynı dertten muzdarip iki sarhoşun senkronu bozuk naralarından
Oldukça detone bir şekilde geliyordu kulağıma,
Büyük şehirlerin büyük meyhaneleri sokaklardı halihazırda
Ve o sokaklar çakmak çaksan uçacaktı havaya.
Varsın uçsun
Kimin umurunda ki yanan dünya
Kendini kaybetmiş insana sorsan
Kim haklı olduğu için yaşıyor ki doyasıya.
Bu sefer beyaz leblebi var avucumda
Kralını içmiş devrimci Ata
Birazını da bize bırakmış zaten
İçelim, huzurla ve gurursuzlukla.
Hoşgeldin rakıcı ruhum.

Her şeyden vazgeçer bu insanoğlu ya güya,
Tek bir şey kalmış içinde, insanlığından bu yana,
Keyiflenmeye başlamak için katlanamaması gerek yoğun acıya
İşte o acı, henüz farkında değil ama
Tek vazgeçilmezi olarak duruyor orada.
Acılara dayanırsan deli, dayanamazsan münferit deli oluyorsun.
Yani kaçışın yok,
Siktir et zaten, kaçsan da kovalayanın yok.
Güle güle ezilmiş umudum
Hoşgeldin kimsesizlikte mutlu olan ruhum..

15.05.2012

kadın


Tenin zehir tadında senin
ve ben
intihara meyilliyim.

Ölüm kokan bir kadın kadar
tehlikesiz dudakların var senin.
13 dünya öteden uzanıp
öperdim
ama vücut kıvrımların tekinsiz;

oysa
koyu gri bir Ankara sabahı gibi
huzurluydu ellerin.

Şeytan'ı günahkâr kılacak bakışların
var senin,
sana bir bakışlık mesafeden

her seferinde
ilk günahın
benim.

defter


Bir defter bu

Eskizlerimden
                buhranlarıma benim;

Harfli çığlıklarımdan
         cümlelerde ağlamalarıma...

Bir defter bu
      ve
       defter Ben'im.

4.05.2012

az gördüğüm kadın..

Az gördüğüm kadına, az olmayan kelimelerimle..

Zaman hep az birazdı
Bahaneler çok ve sıradandı
Az görmüştüm suretini..

Yollar uzundu ve gidilecek çok yol vardı,
Beklemek imkansızdı
Az koklamıştım nefesini..

Belkilerle başlamıştı cümlelerim
Belkiler bilinmezliğe yol aldı
Az öpmüştüm ellerini..

Veda etmek gerekti
Ama veda son demekti
Az görmüştüm çekip gidebilmeyi..