23.11.2009

ses-bir-ki

sıkıntıyla dolu günler olabildiğince yavaş ve huzursuz geçerken; bir yandan çıkış yolları ve çözümler ararken bir yandan da insanların gönlünü hoş tutabilmek gerçekten zor iş. insanlar birbirlerini sevebilmek için, beraber olabilmek için neden beklerler; daha doğrusu neyi beklerler bunu anlamak da çok zor. korkmanın, utanmanın, denememenin ne gibi bir faydası olabilir insana? ah öyle ya, burada da zaten blogumuzun amacı ortaya çıkıyor. faydası yok.. faydası yok ki şu an burada bu yazıları yazan biri var.. faydası yok ki birileri bu satırları okuyor...

aşkın mantığa karşı her zaman galip çıktığı gerçeği ortadayken, nedir bu kadar sonunu düşünerek hareket etme arzusu? içgüdüsel midir, spontane midir bilemeyeceğim ancak böyle şüpheleri insan ruhuyla doğrudan bağdaştırabilmek mümkün. insan doğası gereği şüphecidir ki bu günlere gelmiştir. şüpheci olmasaymış atalarımız, hala ateşi yakamamış olacaktık. bu odunu bu oduna sürtünce ne olur diye merak etmeseydiler, koyundan hiçbir farkımız olmayacaktı.

dest-i izdivaç tarzı programların aslında ne büyük işler yaptığını anlatmak isterdim ancak çok uykum geldi. kaldığımız yeri unutmayın, buradan devam ederiz.

Hiç yorum yok: