17.05.2010

süresi

duvarlarla beklemek süresi bu
hiç geçmeyen saniyeleri saatte.

telefonlara kaçamak bakışlar atarak
delirmek süresi...

dibi bir türlü bitmek bilmeyen bardaklarda
boğulmak süresi belki de.

belki de hiç bilmediğin yerde
zamanda kaybolmak.

ifadesiz yazıların meymenetsiz suratlarına
tükürme isteği içimizdeki,
o tükürme de ağzımızdaki
zift gibi dumandan geçebilirse eğer.

ruhumun bir parçası kopuk,
kelimeler kopuk,
sözler...
sözler ellerimde kayıp.

anlaşılamamak süresi bu
kendini anlatmaktan yorulduğun,
tükendiğin.

lanet okuyan dudaklarına
lanet okuduğun
bitmek süresi.

saatin durma süresi...
beyinde geçen zaman silsilesi,
gerçekliğe uymama karinesi.

hayal kuruyor insan,
kırıldıkça kuruyor,
kurdukça da işte
duvarlarla beklemek süresi bu
hiç geçmeyen saniyeleri saatte.






Hiç yorum yok: