12.06.2012

Kızıl Rüya


Uyandım,
Ne zaman uyumuştum hatırlamıyorum.
Son günlerde zaten uykuyla uyanıklık arasında
tamamen bilinçsizce
gidip geliyorum.

Gözlerimi açtım,
yattığımı bilmediğim yabancı bir uykudan.
Uyku yabancıları sevmiyordu sanırım.
Uyandığımda sağ elimin üstü olduğu gibi kandı.

Doğruldum,
Ruhum yatmaya devam ediyordu ölü gibi.
O yüzden elimi hareket ettiren neydi hatırlayamıyorum.
Kirliiliği geçmiş çöplük sakalıma dokundu elim.
Elimi oraya götüren neydi bilmiyorum.
Ama yapış yapış bir şeyin sakalımda kuruduğu belliydi.

Kalktım,
Ayaklarım saçmaladı biraz,
son birkaç gündür pek kullanılmadıklarından olsa gerek.
Aynaya yaklaşırken içimde bir sancı...
İçimi iki yanından tutup ters taraflara çevirerek suyunu sıkan birileri var.

Baktım,
Gözlerime inanamadan aynaya baktım.
Yüzümün sağ yanına hayretle baktım.
Yapış yapış halde kurumuş şey
kandı.
Ve sanırım benimdi.
Yüz benimdi büyük ihtimalle
ama kan da benimdi biraz şüphelice.

Yaklaştım,
Arkada Skin and Bones çalar halde aynaya yaklaştım...
Dudağımın en doğu ucunun kenarından doğup
Yüzümün sağ yanını kollara ayrılarak kapladığı
ve de gözümden denize döküldüğüne göre
kan da benimdi
koyusundan hallice.

Kanım dondu,
Hala içimde kalmış olan kısmı dondu,
Dışarıdaki kısmı kuruydu
ve nasıl olduysa göz altıma kadar ulaşmıştı.

Taştı,
Gözümden
Kanın üzerinde
biraz düz gidip
sonra bombeli bir yarım daire çizip
başladığı yerden yine direkt dümdüz aşağıya indi
Kuru kanın üzerinde resimler.

Düşündüm,
yüzümün sağ yanını kaplayan kanı yıkamayı düşündüm.
Ama o kadar benimdi ki
dokunamadım.

Oturdum
Kendimin karşısına
Kendim bana güldü,
sonra aynanın içinden bana tükürdü.
Kanla karışık yağmur tükürdü,
öfkeden hallice...

Sonunda uzandım
yere içimi döktüm.

"Le rêve rouge"
İçim kıpkırmızı.

Hiç yorum yok: