1.02.2013

Giden'in Anti-Manifestosu


gitmek midir, kalmak mı mesele...
soru işareti koymayacak kadar sonuna, retorik bir soru kalan için...
Kalan'ın Manifestosu'nda vardır çünkü cevap,
sonu soru işareti kaldırmaz derecede açıktır.

iki açılı bir soru değil bu, iki cevabı yok. tek bir cevabı ve bir de manipülasyonu var.

kalmak, bağlı olmaktır bir şeylere, bir yerlere... bir rutine.
gitmek... gitmektir işte. daha net anlatılabilir değildir.

kalmak her zaman daha zordur. giden, gider çünkü.
gitmek, hareket halindeliktir. giden her zaman yeni bir şeye gider. yeni, tanıdık olmayan anlamında değildir her zaman. yeni bazen tanıdık bir kompozisyona yeni'den gitmektir. kinetiktir giden. kalan'ı aklının bir köşesinde taşısa da o köşe ancak gerilerde ve birkaç kilit altında boğulmuştur.

giden'in aklını sürekli olarak gidişine ve yolda karşısına çıkacaklara kanalize etmesi gereken bir hâldir gitmek.

kalan ise kalır, durağandır.
bir rutine bağlıdır ve o rutinin bir parçası yoktur artık, giden...
rutin en büyük bağımlılıktır.
değme kendini ortaya koyan damardan en kaynar dozda en saf altınından vuruştan, daha bağımlılık yapıcıdır.
dozda bir eksilme, bir giden... alt üst etmeye yeter kalan'ı. paralize eder tüm mekanizmasını kalan'ın.

düşünme ve karar verme yetisi yabancılaşır kalan'a...

gitmek ya da kalmak süreklilik ve nihailik belirten kavramlar değildir. insan, bazen bir saniyeliğine gider. kalan bazen hiç geçmeyecek gibi duran bir saniyede sanki hazret bir isa'ymışcasına asılı kalabilir gerilerek zaman moleküllerine.

bazen bir cevabı beklerken kalır kalan. giden'in iki saniyelik gitmesinin hiçbir ateşte olmayan sıcaklığı ile kendini keser baştan aşağı. dayanamayıp dilinin ucuna kadar gelir okkalı bir "siktir git" demek. "s" ve "r" harflerine vurgu yapmayı ihmal etmeden tüm gücüyle. s uzatılır hem de, r ise keskin ve nettir.

son anda dilinin kıvrılabilirliğine dua ederek dilinin ucundan geri nefes borusuna çeker o siktiri, giden'in suratına çekmektense. kalp atışlarındaki ritm bozukluğu ise içinde kalmışlığın prospektüsünde okumaya tenezzül edilmeyen yan etkidir.

o çekilemeyen siktir, sülfür koktuğu için olsa gerek, kalan içgüdüsel olarak yutar belki de siktir'ini...

saatin 0123 diye gittiği ve biri neredeyse yirmi üç geçercesine hiç olmadığı bir zamanda soluk soluğa dururken yutulur; uzaktayken...

giden, yeni gelecek şeylere konsantre olmak zorundadır sürekli. o yüzden daha az düşünür bıraktıklarını... kalan, elinde kalmayanları hep hisseder.

pi'nin 3 alınabileceği kadar görecelidir giden'in bırakışı. giden'e göre ihmal edilebilir; kalan'a göre ise 0,14'ün kat kat sayıları gibi ölümcül. bu noktada kalan, giden'in ihmal ettiği 0,14'ten dahi daha garibandır.

giden, manipülatifdir. en zoru kendisinin durumuymuş gibi göstermeye meyillidir. gidişini zorunluluk gibi göstererek sorumluluktan kaçınmayı umut eder ancak. alıştığı yerden ayrılmayı cesaret olarak gösterip asıl bunun zor olduğunu, bilinmezlik olduğunu söyleyecektir.

ancak kısmen haklıdır da. bir bilinmezlik mevzu bahistir. ama zorluk ve cesaret söz konusu değildir.

ayrılmanın yükünü taşıyan giden değil, kalandır. giden, mümkün mertebe hafif seyahat etmek için o yükleri bırakıp gider. kalan için ise bu lüks yoktur. sırtında olmasa, nefesinde taşır o yükü.

giden korkaktır. en korkak giden'dir. bir şeyleri kaçırmaktan korkar, eksik kalmaktan korkar. gitmesini haklı göstermek için uydurduğu bahanelerin üzerine sesinin yapmacıklığı ve ardındaki soğukluk siner.

oysa cesaret, varlığını bir başkasına bağlayabilmektir, bir başkasıyla bir bütün oluşturabilmektir. onlayken yalnız olmadığını, bir şey kaçırmadığını, eksik kalmadığını düşünmek de değil, en içinden hissedebilmektir. cesaret ise eğer, cesaret budur aslen.

kalmak, bunu göze almaktır.

cesarettir.

gitmek, başlı başına bir kavram olarak dahi şerefsizdir.

en nihayetinde;
gitmek, gitmektir.


1 yorum:

Adsız dedi ki...

kalan bile çoğu zaman gidenin cesur olduğunu düşünüyor,yaman çelişki.