6.07.2010

roman gibi

bir roman gibi başladım seni yazmaya.
sadece gördüklerim değil,
sende göremediklerim kadar
uzun ve sonsuzdu bu macera;
ya da
ben sonsuza doğru çekmeye çalıştıkça
eksi ivmeyle ilerliyordu..
yani sonsuza değil,
sıfıra gidiyorduk el ele.
zaten gittik de.
en kötü ihtimalle
ben dibe vurdum,
sen de
dibe vuruyormuş gibi yaptın işte.
aslında senin açından en iyi ihtimal değil miydi bu?
sen benimleymiş gibi gözüküyordun,
ben ise
demin sonsuza götüremediğim sevgi yerine
aptallığımla gözlerinin içine bakıyordum.

bir hayat gibi başladım seni yazmaya.
önce doğdun içimde,
damarlarımdan sen aktın.
sonra ben kanıma kırmızı rengi veren şeyi kaybettim.
ne ara oldu, nasıl oldu bilemedim.
zihnimin kalbime yaptığı
son baypas sen oldun.
sonra gençliğin baharında öldün sen.
yok oldun, yittin, gittin.
ötesini ne ben biliyorum,
ne sen biliyorsun,
ne de yukarıdaki.

kesin olan şeyler var benden yana.
bir kez benimle öldün sen,
bir daha aynı ruhta,
aynı bedende can bulamayacaksın.
sana verdiğim sözlerin hepsini unut.
gerekirse ben namert olurum,
yeter ki benden uzak dur.

roman olacaktı öyle ya
yazdıklarım.
belki sana bir roman yazacak kadar büyüktü sevdam,
ama sen öldürdün
önce kendini,
sonra sevgimi
sonra her şeyi…

Hiç yorum yok: