27.09.2010

duble/iki

anason koktu
önce tiksindik
ve yavaş yavaş değil,
bir anda büyüdük biz.
yiğidin harman olduğu değil de
bırak harmanı,
derman bulamadığı yerlerdeydik.
önce anason koktu
sonra irkildik
azar azar değil
kıyaklı dubleleri indirdik biz.
keyfi ayakkabısından gıcır
fikri yakasından hür
gönlü sakallarından gür
"yolunu henüz kaybedememiş;
ancak her an kaybedebilecek"
delikanlılığı serserilik zannedebilecek,
ve çivi çiviyi söker deyip
derdinin içine derman sokmayan
onun yerine ağlayıp sızlayan
ve cümleleri kolay kolay sonlandıramayan
ilk görüşte değil de
her görüşte aşık olan
ve her nasılsa bir şekilde
hayatı tek geçebilecek
birkaç iyi adamdık biz.
önce gözlerimiz karardı,
ancak sendelemedik.
ağır ağır değil,
bir saniyede devrildik biz.

kim bilir kaçıncı kez yırtışımız
bu "sevgiliye son mektup"u...
kaçıncı yemin bozuşumuz
ve ben saymadım ama
sayanın yalancısıyım,
kaçıncı kez savruluşumuz?
iki diyorlar bana,
ilk kez ne zaman iki dedim acaba?
belki böcek sayıyordum
ya da saymaya yeni başlıyordum.
sahi, sen o zaman yoktun.

iki, anlamsızdı işte
ne güzeldi, sen yoktun.
iki ne ara duble oldu
ne ara yazılar koptu
neden ayrılık piyangosu bize vurdu
hatırlayamıyorum.

anason koktu
bu sefer sevdik
sahi, ne ara büyüdük biz
ne oldu da kirlendik?

Hiç yorum yok: