18.11.2015

Sen Teşhisi - 2


Özet: Ağlayamamak kavuşamamaktır. Devrik cümleler devrimcidir.

Dekor:
Vapurdan görünen, boylu boyunca sıralı ışıklarla aydınlanan yol ve o yolu gören vapur, vapurun ortasında olduğu deniz, denizin ortasında olduğu karanlık, karanlığın ortasında bulunan ben, ellerin.

Karakterler:
Sen: Yol boyu sıralı ışıklar var, sahil boyu, vapurdan gözüken. İşte sen, o yol boyunca sıralı ışıklardan her birisin. 

Ben: Aralarında bir, sadece tek bir ışık var... Ne tam sönmüş ne de diğerleri kadar parlak. Bozuk, kırılmış... Yabancı dilde tam olarak "broken" diyorlar. 

Sen (evet, yine sen): İşte sen, o yol boyu sıralı, tamamı parlak ışıklarsın. 

ve Olay:
Ve ben, ben o senin aranda kalmış, ne tam sönebilmiş ne de parlayabilmiş, bildiğin bozuk ışığım. Belki de o ışığın lambasıyım, belki de zaman zaman biri zaman zaman ise diğeriyim. 

Yol boyu sen her bir ışıkta o kadar parlaksın ki, o kadar olur. Keşke senin aranda bozuk bir ışık olarak kalacağıma altındaki karanlık yol olsaydım. Her gece seninle aydınlanırdım. Kırılmış, bozuk değil de karanlık ve yer yer seninle aydınlık. 

Ve fakat... 

Bozuk bir yol lambasıyım, bozulmuş bir yol lambasında her görenin bakıp uyuz olduğu ama tamiri için kimsenin, adeta belediyenin bile umursamadığı sönük bir adet ışığım. Pasparlak bir sen silsilesinde araya karışmış bir... 

Ne tam bozuk, ne tam kırılabilmiş, ne parlak... 

Kırılmayı bile becerememiş bir bozuk yol lambasıyım. 

Bir ara bozuk bir yol lambası olmayı bırakıp çocuk olmayı denedim. Hani çocuklar ağlayınca her istedikleri olur ya; her ne kadar yaşım çocuk olmaya yetmese de şansımı deneyeyim dedim. 

Oturdum ağlamaya çalıştım, olmadı. Üst üste 29 tane acıklı Türk filmi izledim, yine olmadı. Düşün, 39 tane ayrı ayrı acıklı Türk filmi... Bana da yazık. Yalnız lan, 29 mu 39 mu tam da emin olamadım. Ha bu arada iki şişe ucuz viski içtim filmleri izlerken. Hem ayık kafa mantıklı hangi akıl hastası o kadar Türk filmini art arda izler? Ayrıca sarhoş olup ağlarım belki dedim. Sarhoş olabildim onda yılların getirdiği bir ustalık var, problem olmadı ama yine de ağlayamadım. Çitaları bile düşündüm biraz ki bilirsin hayatta en üzüldüğüm konunun süjeleridirler. Ona bile ağlayamadım ve sanki dışına sıçmak mümkünmüşcesine böyle hayatın içine sıçmak istedim. 

Ağlayamamak, kavuşamamaktır. 

Açılayım diye dışarı çıktım. Belki yolda biri ezilir, biri gaspa kalkışır, biri bir başkasını öldürür de ağlarım diye düşündüm. Yalnız sadece soğuk havadan gözlerim dolar gibi oldu biraz ama o da tam sayılmazdı. Eve döndüm. Tüm bu süre içerisinde seni düşündüm.

Beni hala en yakın akıl hastanesine götürüp Sen teşhisi koydurmayan herkesin anasını sikeyim. 

Evde Arif'in Manchester'a attığı gol nereden geldiyse aklıma geldi. Onu ararken Behzat Ç.'nin "Cumartesi Anneleri" bölümüne denk geldim. Orada hüngür hüngür ağladım işte. Ama orada da sen yoktun. Bir boka yaramadı, olsan da yaramazdı muhtemelen, ama ağladım işte. 

Zaten çocuk da değilim amına koyayım. Çocuk sevmiyorum da ayrıca. Devrik cümleler biraz devrimcidir. Önemli bir şey söylemeden "ve" demek güzeldir. 

ve seni seviyorum. 

Hiç yorum yok: