4.08.2009

yazıya hasret

Neden bu yazıya hasret? Hiç bitmeyen, durmak bilmeyen bu hasret neden yazı yazmaya...

Herkese göre yanıtı değişebilecek çok bilinmeyenli bir denklem bu; kendi açımdan naçizane...

Şöyle oluyor; ben sıkıntılı bir adamım... Her zaman, zamanımın yettiğinden daha çok şey yapmak istiyorum ki sonunda zaman pek de kalmıyor. Traş değil bu, samimiyetle meşgulum, ziyadesiyle... Bir süre süre sonra rutine bağlıyorsun hayatı, ama rutin insanın yaratıcılığını öldüren şeydir. Bir sinsi gibi girer hayatına insanın, farkettirmeden yayılır vücuduna, yavaşça uyuşturur ki uyuşmaya başladığını dahi anlayamazsın.


İşte tüm bu rutinden kaçma, bir şeyler yarattığına kendini inandırma oyunudur yazı yazmak... Kendini bir işe yaradığına bir saniye dahi inandırırsan rahatlarsın ya, yazı yazmak işte bunu sağlar.

Bu benim ilk planlı kaçışım, yani blog'um. Daha önce sayfalara yazdım, bilgisayarlara yazdım, beynime yazdım, içime yazdım, dilimin ucuna yazdım; yazdım da yazdım... Ama dağınıktı hep. Dediğim gibi ilk planlı kaçış bu. Eskilerden toparlayabildiklerimi de katacağım bu kaçışa mümkün olduğunca.

İşte bu yüzden, hiç bitmeyen bir hasret yazı yazmaya. Tüm gücümle, hiç bitmeyen, o rutinde uyuşmamak için sarıldığım gücümle...

Hiç yorum yok: