9.03.2010

kaçırma

eski bir hisle başlar bu gece
kırmızı siyaha döndükçe
bir bela gibi çöker yalnızlık...
hüzün mü yoksa mutluluk mu daha karmaşık?

eski bir dost girer muhabbete
kelle koltukta çıkar yola delice
sever sen sevme dedikçe
ay ölmeden, kalp dönünce...

belirsizliğe ulaşır bu kavga gittikçe...
bir gün biter, bitmez deyince
içindeki ses de bitince
her şey bitti dersin çaresizce

ama kalp bu işte sevince
döngüye girer bedenin sebepsizce
o son noktaya geldiğinde
bir duble dost muhabbeti ilacın işte

bu kavga hayatı sardı sanırsın
kalbine yine çocukça kanarsın
kabuk tutmuş yaralarını sardım sanarken
ruhunu daha da kanatırsın

ama işte dışarıda bir hayat var
kalbin inkar etse de orada
ruhunun derinlerinde unutamadığın bir yar
seni zamana mahkum eder.

elini uzatabilsen bir ah
çıkarabilsen ruhundan
dokunabilsen hayata
o yar sadece geçmişte bir yara.

kaçacak tren kalmazken
yavaş yavaş
karar verme zamanı şimdi
ya atlayıp bir başka zamana
gideceksin hayata
ya da kalacaksın yaya.

seçmek kalbini ruhun geçe
kaçırma...

Hiç yorum yok: